Güvenlik
Türkiye, savunma sanayii alanında gerçekleştirdiği atılım neticesinde Afrika devletlerinin güvenlik ortağı olarak da görülmektedir.

Türkiye’nin Afrika kıtasındaki varlığının kapsamı giderek genişlemektedir. Afrika devletlerinin ana ticaret ve yatırım ortakları arasında yer almayı başaran Türkiye, savunma sanayii alanında gerçekleştirdiği atılım neticesinde Afrika devletlerinin güvenlik ortağı olarak da görülmektedir. 2002’de 66 savunma projesini yaklaşık yüzde 80 dışa bağımlılık oranı ile yürüten Türkiye 2020’de proje sayısını 762’ye çıkarırken dışa bağımlılık oranını da yüzde 30’a düşürdü. Başta silahlı insansız hava araçları (SİHA) olmak üzere birçok kritik savunma sanayii ürününde adından söz ettiren Türkiye hem terörle mücadele konusunda başarısını artırdı hem de bu başarıya öykünen Afrika devletleri açısından cazip bir tedarikçiye dönüştü. 2020’de Türkiye’den Afrika’ya yaklaşık 83 milyon dolarlık savunma sanayii ürünü ihraç edilirken bu rakam bir yıl gibi kısa bir süre zarfında 288 milyon doların üzerine çıktı.
Afrika devletlerinin neredeyse yarısı Türkiye ile savunma sanayii işbirliği anlaşması imzaladı. Son yıllarda Türkiye’den muhtelif silah ve askerî araç ithal eden ülkeler arasında Burkina Faso, Cezayir, Çad, Fas, Gana, Kenya, Mali, Moritanya, Nijer, Nijerya, Senegal, Somali, Ruanda ve Uganda da yer almaktadır. 2021’de İstanbul’da düzenlenen 15. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’na Afrika’dan çok sayıda bakanın iştirak etmesi, Afrika devletlerinin Türk savunma sanayii ürünlerine her geçen gün daha fazla rağbet ettiğini göstermektedir.
Türkiye-Afrika savunma ilişkilerindeki canlanma, Afrika devletlerinin egemenliğini ve güvenliğini tehdit eden çatışmaların son 20 yıl zarfında yoğunluk kazanmasıyla bağlantılıdır. Cezayir ile Fas arasında Batı Sahra meselesi üzerinden yürütülen bölgesel jeopolitik rekabet, Etiyopya’da Tigray meselesi nedeniyle yaşanan iç çatışma ve Nil Nehri üzerindeki baraj inşâsından ötürü Mısır ile gerilen ilişkiler, Kenya ve Somali’de devam eden El-Şebab tehdidi, başta Mali olmak üzere Sahel bölgesinin genelinde El-Kaide bağlantılı grupların artan saldırıları, Orta Afrika Cumhuriyeti’nde iç savaşın devam eden etkileri, Kamerun’da şiddetle bastırılmaya çalışılan Ambazonya ayrılıkçılığı, Nijerya’da kanlı eylemlerini sürdüren Boko Haram örgütü, Uganda’da son aylarda yaşanan bombalı saldırılar ve Mozambik’e kadar ulaşan DAEŞ tehdidi, son dönemde Afrika’yı güvenliksizleştiren devlet içi ve devletlerarası ihtilaf ve çatışmalardan bazılarıdır. Artan çatışma yoğunluğu hem Sudan, Mali, Gine ve son olarak Burkina Faso’daki darbeler silsilesi ile tescillenen militarizasyon eğilimini beslemekte hem de kıta devletlerinin savunma harcamalarına daha fazla bütçe ayırmalarını beraberinde getirmektedir. Afrika devletlerinin toplam savunma harcamaları 2000 yılında 19 milyar dolar civarında iken 2014’te 45 milyar doların üzerine çıktı. 2014’ten itibaren gözlenen nisbî düşüş eğilimi 2018’den sonra yerini tekrar yükseliş eğilimine bıraktı. 2021’de ulaşılan toplam savunma harcaması ise 60 milyar dolar civarındadır. Askerî harcamalardaki artış oranı çatışma bölgelerinde çok daha yüksek seviyelere ulaşmaktadır. Mesela 2016-2020 yılları arasında Burkina Faso’nun silah ithalatında yüzde 83, Mali’ye sevk edilen silah miktarında ise yüzde 669 oranında afaki bir artış kaydedilmiştir. Bu bağlamda Afrika devletlerinin artan savunma gereksinimleri ile Türk savunma sanayii ürünlerine gösterdikleri ilgi arasında bir korelasyon olduğu söylenebilir.
Afrika devletlerinin güvenlik ortaklarını ve silah tedarikçilerini çeşitlendirme yönünde bir irade ortaya koydukları bilinmektedir. TUSAŞ Anka ve Bayraktar TB2 SİHA gibi maliyet-etkinlik ve fiyat-performans oranı açısından cazip silahlar üretebilen Türkiye, bu bağlamda Afrika devletleri için alternatif bir tedarikçiye dönüşmektedir. Afrika devletlerinin egemenlik ve toprak bütünlüğü ile ilgili hassasiyetlerini önemseyen Türkiye, kapsamlı askerî eğitim desteği ve yüksek teknoloji savunma sanayii ürünleriyle çatışma sahalarında güç dengesini meşru hükûmetler lehine değiştirebilmektedir. En son Libya’da tecrübe edilen bu başarı, Afrika devletleri açısından Türkiye ile savunma işbirliğini cazip kılmaktadır.

Türkiye-Afrika güvenlik işbirliğinde bir diğer dikkat çekici örnek Somali’dir. Türkiye, iki ülke arasında yapılan askerî anlaşma kapsamında 2017 yılından bu yana Mogadişu’daki TÜRKSOM Askerî Eğitim Merkezinde ve Türkiye’de Somalili askerlere eğitim veriyor. Merkezde bugüne kadar 5.000 Somalili askerin eğitimi tamamlandı ve Somali Ulusal Ordusuna katıldılar. Eğitilen toplam asker sayısının 15 bin civarında olması hedefleniyor. Bu da Somali ordusunun yaklaşık üçte birine tekabül ediyor. Türkiye’nin ana gayesi, Eş-Şebab ile mücadelede Somali’nin güvenlik altyapısını ve savunmasını güçlendirmektir. Afrika Birliği Somali misyonunun (ATMIS) görevinin tamamlanmasının ardından, Türkiye’nin eğittiği birliklerin radikal örgütlere karşı mücadelede sorumluluğu daha da artacaktır.
Terörle mücadelede etkili yüksek teknoloji savunma sistemleri üretebilen Türkiye, Afrika’daki ortaklıklarını yerel düzeyde derinleştirmektedir. 2011’de Güney Afrika’da kurulan ASELSAN South Africa (ASA), bu anlamda önemli bir adımdır. Elektro-optik ve opto-mekanik sistem mühendisliği alanlarında faaliyet yürüten ASA, ASELSAN ürünlerinin Güney Afrika ve çevre ülkelerde tanıtımı ve pazarlanmasını, keza Sahra Altı pazarında genel olarak savunma sanayimizin tanıtımını yapmaktadır. Savunma sanayi şirketlerimizin Afrika’da şubelerinin olması, Türkiye’nin Afrika’daki savunma yatırımlarının daha gerçekçi bir temel üzerinde uzun vadeli bir işbirliğine dönüşmesini sağlamaktadır.
Türkiye-Afrika güvenlik işbirliği, savunma sanayii yatırımları ile sınırlı değildir. Türkiye, 19 Afrika ülkesinde açtığı askerî ataşelikler ile güvenlik alanında işbirliği için çalışmalar yürütmektedir. Kıtada barış ve güvenliğin tesisine önem atfeden Türkiye, bu hususta uluslararası inisiyatiflere katkıda bulunmaktadır. 1993-1994 yıllarında Somali’de çatışmaların durdurulması ve insanî yardım için güvenli ortamın sağlanması amacıyla BM Güvenlik Konseyi kararıyla Birleşik Görev Gücü adı altında icra edilen barışı koruma operasyonuna bir mekanize bölükle katılan Türk Silahlı Kuvvetleri, bir müddet buradaki Barış Gücü’nün komutanlığını üstlenmişti. İlerleyen yıllarda Türkiye, diğer Afrika ülkelerindeki BM misyonlarına da yüzlerce polis, askerî personel, uzman ve karargâh subayı ile katılmıştır. Hâlihazırda Somali, Güney Sudan, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Mali ve Sudan’da görev yapan BM barış misyonlarında Türkiye’den 40’dan fazla polis ve uzman yer alıyor.
Türkiye-Afrika güvenlik işbirliği, savunma sanayii yatırımları ile sınırlı değildir. Türkiye, 19 Afrika ülkesinde açtığı askerî ataşelikler ile güvenlik alanında işbirliği için çalışmalar yürütmektedir. Kıtada barış ve güvenliğin tesisine önem atfeden Türkiye, bu hususta uluslararası inisiyatiflere katkıda bulunmaktadır. 1993-1994 yıllarında Somali’de çatışmaların durdurulması ve insanî yardım için güvenli ortamın sağlanması amacıyla BM Güvenlik Konseyi kararıyla Birleşik Görev Gücü adı altında icra edilen barışı koruma operasyonuna bir mekanize bölükle katılan Türk Silahlı Kuvvetleri, bir müddet buradaki Barış Gücü’nün komutanlığını üstlenmişti. İlerleyen yıllarda Türkiye, diğer Afrika ülkelerindeki BM misyonlarına da yüzlerce polis, askerî personel, uzman ve karargâh subayı ile katılmıştır. Hâlihazırda Somali, Güney Sudan, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Mali ve Sudan’da görev yapan BM barış misyonlarında Türkiye’den 40’dan fazla polis ve uzman yer alıyor.
Barış misyonlarının bütçelerine ve yeniden imar faaliyetlerine maddi katkı sağlamayı ihmal etmeyen Türkiye, çatışmaların sona erdiği ülkelerde sivil kapasitenin güçlendirilmesini destekleyen BM Barışı İnşâ Komisyonu’nun çalışmalarına katılmaktadır. Son tahlilde Türkiye’nin gerek bireysel, gerek uluslararası inisiyatifler bağlamında Afrika devletlerinin barış ve güvenliğine aktif biçimde katkıda bulunan istikrarlaştırıcı bir güç olduğu söylenebilir.
