Kadim Ortaklar:
Türkiye ve Afrika

Osmanlı Devleti’nin mirası üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Afrika ile bağlarını koparmadı. Türk Kurtuluş Savaşı ile Afrika halklarının kurtuluş mücadeleleri arasında anti-emperyalizm ekseninde bir etkileşim söz konusuydu.

Ana Fotoğraf

Kadim Ortaklar: Türkiye ve Afrika

Türkler, Afrika’ya yabancı bir millet değildir. Afrika’daki Türk siyasî varlığının temelleri, Mısır ve çevresine egemen olan Tolunoğulları (868-905), Akşit (935-969), Eyyûbî (1171-1250) ve Memlûk (1260-1517) devletleri ile atıldı. Bu devletlerin hakim olduğu devirlerde Türkler, Araplar ve Afrikalılar aynı ordu saflarında yer aldılar. Yüzlerce yıllık Türk-Afrika etkileşiminin bir neticesi olarak Afro-Türk toplumlar ortaya çıktı. Bulundukları yeri imar eden Türkler, Afrika’ya önemli eserler bıraktılar. 879 yılında inşâ edilen Tolunoğlu Ahmet Camii, Afrika’daki kadim Türk mirasının sembollerindendir.

Üç kıtaya hakim olmuş bir Türk devleti olan Osmanlı, yaklaşık dört asır boyunca Kuzey ve Doğu Afrika kıyılarına egemen oldu. On dokuzuncu yüzyıl sonlarında Sudan’a bağlı Hatt-ı İstivâ Müdüriyeti’ni kurarak de jure sınırlarını Ekvator çizgisine kadar indiren Osmanlı Devleti; Orta Afrika’da Bornu Sultanlığı, Libya’da Senûsiler, Sudan’da Darfur Sultanlığı, Somali’de ise Derviş Hareketi ile beraber Avrupa sömürgeciliğine karşı mücadele etti.

Osmanlı ile Afrika toplumları arasında güçlü bağlar kuruldu. Nijer’in Agadez şehrinde halen bu bağlara atıf yapan bir sözlü anlatı vardır. Buna göre, 1400’lü yılların başında Agadezli Tuaregler, dönemin Osmanlı Padişahına heyet göndererek kendilerini yönetecek bir lider talep ederler. Padişah da Yunus isimli şehzadesini bölgeye yollar. Yunus’un maiyeti ile bölgeye ulaşması üzerine Agadez Sultanlığı da kurulmuş olur. Agadez Sultanlığı o tarihten itibaren İstanbuleva (İstanbul’dan gelenler) olarak anılır.

Afrika’da bugüne kadar devam eden Osmanlı etkisinin bir diğer göstergesi, Nijerya Müslümanlarının İstanbul ile kurdukları ilişkilerdir. Lagos Müslüman cemaatinin önderi Muhammed Şitta, 1894’te inşâ ettirdiği caminin açılışına Sultan II. Abdülhamid’i de davet etmişti.

Tarih Fotoğraf 01

Açılışa katılamayan II. Abdülhamid, buraya çeşitli hediyelerle birlikte temsilcisi Abdullah Quillam’ı göndermiş ve Şitta ailesine bugün de kullanmaya devam ettikleri “Bey” unvanını vermişti. “Türk Camii” olarak da bilinen Şitta Bey Camii, Nijerya’da İslam’ın yayılmasına katkı sağlayan önemli bir merkez oldu.

Osmanlı etkisi, Ebubekir Efendi öncülüğündeki dinî misyon ile Güney Afrika’ya kadar nüfûz etti. Şehrizorlu müderris Ebubekir Efendi, İngiliz idaresindeki Güney Afrika’da yaşayan üç milyon civarındaki Müslüman’ın eğitiminde önemli bir rol üstlendi. Çalıştırılmak üzere Güney ve Güneydoğu Asya’dan buraya getirilen Müslümanlar, 1861’de İngiliz genel valiye başvurarak İslâm dünyasının hâmisi olarak gördükleri Osmanlı Devleti’nden kendilerine dinlerini doğru biçimde öğretecek bir âlimin gönderilmesini istemişler, genel vali de konuyu Londra sefiri kanalıyla Osmanlı hükûmetine aksettirmişti. Sultan Abdulaziz’in onayıyla bu görev için tavsiye edilen Ebubekir Efendi, 1863’te Cape Town’da Müslümanlar tarafından büyük bir ilgiyle karşılandı. Ebubekir Efendi, cehaleti ortadan kaldırmak için Cape Town’ın merkezinde erkekler ve kadınlar için okullar açtı. Bir taraftan eğitimle uğraşırken diğer taraftan halka daha çabuk nüfûz edebilmek için Afrikanca ve İngilizceyi de öğrenen Ebubekir Efendi, İslamî tebliğ faaliyetleri kapsamında birkaç kez Mozambik’e gitti. Yerel dilde eserler kaleme alıp dağıtan Ebubekir Efendi, 1880’de Cape Town’da vefat etti. Ebubekir Efendi, Güney Afrika Müslümanlarına yeni bir kimlik kazandırma ve aralarındaki mezhep kavgalarını sonlandırma konusunda büyük başarı gösterdi. Onun açtığı okullar, bugün bölgedeki dinî eğitim kurumlarının öncüleri olarak kabul ediliyor. Ebubekir Efendi’nin öğrencilerinin kurduğu Osmanlı Kriket Kulübü de kuruluşundan bu yana Cape Town’da faaliyetlerini sürdürüyor.

Osmanlı etkisi, Ebubekir Efendi öncülüğündeki dinî misyon ile Güney Afrika’ya kadar nüfûz etti. Şehrizorlu müderris Ebubekir Efendi, İngiliz idaresindeki Güney Afrika’da yaşayan üç milyon civarındaki Müslüman’ın eğitiminde önemli bir rol üstlendi. Çalıştırılmak üzere Güney ve Güneydoğu Asya’dan buraya getirilen Müslümanlar, 1861’de İngiliz genel valiye başvurarak İslâm dünyasının hâmisi olarak gördükleri Osmanlı Devleti’nden kendilerine dinlerini doğru biçimde öğretecek bir âlimin gönderilmesini istemişler, genel vali de konuyu Londra sefiri kanalıyla Osmanlı hükûmetine aksettirmişti. Sultan Abdulaziz’in onayıyla bu görev için tavsiye edilen Ebubekir Efendi, 1863’te Cape Town’da Müslümanlar tarafından büyük bir ilgiyle karşılandı. Ebubekir Efendi, cehaleti ortadan kaldırmak için Cape Town’ın merkezinde erkekler ve kadınlar için okullar açtı. Bir taraftan eğitimle uğraşırken diğer taraftan halka daha çabuk nüfûz edebilmek için Afrikanca ve İngilizceyi de öğrenen Ebubekir Efendi, İslamî tebliğ faaliyetleri kapsamında birkaç kez Mozambik’e gitti. Yerel dilde eserler kaleme alıp dağıtan Ebubekir Efendi, 1880’de Cape Town’da vefat etti. Ebubekir Efendi, Güney Afrika Müslümanlarına yeni bir kimlik kazandırma ve aralarındaki mezhep kavgalarını sonlandırma konusunda büyük başarı gösterdi. Onun açtığı okullar, bugün bölgedeki dinî eğitim kurumlarının öncüleri olarak kabul ediliyor. Ebubekir Efendi’nin öğrencilerinin kurduğu Osmanlı Kriket Kulübü de kuruluşundan bu yana Cape Town’da faaliyetlerini sürdürüyor.

Osmanlı İmparatorluğu 1914 yılında kariyer diplomatı Mehmet Remzi Bey’i Johannesburg’a Başkonsolos olarak atamıştır. Remzi Bey bölgede görev yapan ilk Müslüman diplomat olarak, o dönemde dahi Güney Afrikalı Müslümanların yakın ilgisine ve takdirine mazhar olmuştur. Remzi Bey, 1.Dünya Savaşı çıktığında bölgedeki İngiliz yöneticileri tarafından enterne edilmiş ve 1916 yılında, salıverildikten kısa bir süre sonra Johannesburg’da vefat etmiş ve Enoch Sontana (Braamfontein, Johannesburg) mezarlığının Müslümanlar için ayrılmış bölümüne defnedilmiştir. Remzi Bey Johannesburg’da görev yapan ilk Müslüman diplomat olarak bölgedeki Müslüman ahalinin yakın ilgi ve takdirine mazhar olmuş; halen Johannesburg’da kain ve ismini II.Abdülhamit’ten alan Hamidiye Camii yöneticilerince Remzi Bey’e takdirname tevdi edilmiştir.

Tarih Fotoğraf 02Tarih Fotoğraf 03
Dünyanın ilk siyahi savaş pilotlarından Nijerya asıllı Ahmet Ali Çelikten,
 İzmir, 1922
Dünyanın ilk siyahi savaş pilotlarından Nijerya asıllı Ahmet Ali Çelikten,
 İzmir, 1922

Osmanlı Devleti’nde önemli görevlerde bulunan çok sayıda Afrikalı şahsiyet vardır. Bornu/ Nijerya asıllı savaş pilotu Ahmet Ali Çelikten (1883-1969) bunlardan biridir. İzmir’de doğup büyüyen Çelikten, pilotluk eğitiminin ardından Osmanlı ordusuna katılarak vatan savunmasında önemli roller üstendi. Aynı zamanda dünyanın ilk siyahî pilotlarından olan Çelikten, Eugene Jacques Bullard ile birlikte Birinci Dünya Savaşına katılmış tek siyahi pilot olma özelliğini de taşıyor.

Osmanlı Devleti’nin mirası üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Afrika ile bağlarını koparmadı. Türk Kurtuluş Savaşı ile Afrika halklarının kurtuluş mücadeleleri arasında anti-emperyalizm ekseninde bir etkileşim söz konusuydu. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Birinci Dünya Savaşı sırasında Afrikalıları yakından tanıma fırsatı bulduğunu belirterek şunları söyler: “Bütün mazlum milletler zalimleri bir gün mahvedecektir. O zaman dünya yüzünden zalim ve mazlum kelimeleri kalkacak, insanlık kendine yakışan bir toplumsal hale ulaşacaktır”. 1925 yılında Mısır’da, 1926 yılında Etiyopya’da büyükelçilik açan Türkiye, dönemin şartları dâhilinde Afrika’daki gelişmeleri yakından takip etti. İtalya’nın Etiyopya’yı işgali sırasında İmparator Haile Selassie’ye danışmanlık yapan ve Etiyopya ordularını komuta eden isimlerden birisi de Türk general Mehmed Vehib Paşa’ydı. Atatürk, Nutuk’ta Vehib Paşa’nın İtalyanlara karşı “aslanlar gibi direndiğinden” söz eder. Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra NATO’ya katılmasına rağmen Batılı müttefikleri ile Afrika hakları arasında denge kurabildi. Bu bağlamda Türkiye, Cezayir ulusal kurtuluş mücadelesine gizli surette askerî destek sağladı. Türk diplomatlara göre “Fransa müttefikimizse Cezayirliler de kardeşimizdi.” Türkiye ayrıca müteakip süreçte Zimbabve ve Namibya’nın bağımsızlık mücadelelerini diplomatik olarak destekledi.  

Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 6. İslam Konferansı Zirvesi için Senegal’de (1991)
Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 6. İslam Konferansı Zirvesi için Senegal’de (1991)

Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın 1969’da Etiyopya’ya gerçekleştirdiği ziyaret, Türkiye’den Sahraaltı Afrika’ya yönelik devlet başkanı düzeyindeki ilk resmî ziyaretti. Turgut Özal’ın başbakanlığı sırasında Cezayir ve Libya’ya, cumhurbaşkanlığı sırasında Senegal’e gerçekleştirdiği ziyaretler, dönemi itibarıyla oldukça önemliydi. Başbakan Necmettin Erbakan’ın 1996 yılında Nijerya’ya gerçekleştirdiği ziyaret, hakeza Türkiye’den Sahraaltı Afrika’ya yönelik kritik ziyaretlerdendi. Bu ziyaretin akabinde 1997’de sekiz üye devletten (Bangladeş, Endonezya, İran, Malezya, Mısır, Nijerya, Pakistan, Türkiye) oluşan D-8 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın kurulması, Türkiye ile Afrikalı bölgesel güçler arasındaki ilişkilerin gelişmesi açısından bir dönüm noktası teşkil etmektedir. O tarihten itibaren D-8 kapsamında Nijerya’dan Türkiye’ye devlet başkanı düzeyinde hatırı sayılır sıklıkta ziyaretlerin gerçekleşmesi ve 2022 yılı başında D-8 teşkilatının Genel Sekreterliğini Nijerya’nın üstlenmesi, Türkiye öncülüğündeki işbirliği inisiyatiflerinin Afrika’da karşılık bulduğunu göstermektedir.

Tarih Fotoğraf 04

Afrika Açılımından Afrika Ortaklık Politikasına

Soğuk Savaş sonrası dönemde Afrika politikası ile ilgili ilk kapsamlı plan 1998 yılında geliştirildi. Afrika ülkeleri ile ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla Dışişleri Bakanlığının tertip ettiği ve kamu kuruluşları ile özel sektör temsilcilerinin de katıldığı bir dizi toplantılar neticesinde Afrika’ya Açılım Eylem Planı hazırlandı. Bu plan kapsamında aşağıdaki hususlar öngörüldü:

Afrika’daki büyükelçilik sayısının 15’e çıkarılması

Büyükelçiliklerin kadrolarının geliştirilmesi

Türkiye’nin temsil edilmediği başkentlerde fahri konsolosluklarının açılması

Mevcut büyükelçiliklerin komşu ülkelere de akredite edilmesi

Afrika ülkelerinden Türkiye’ye Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakan düzeyinde davetlerin yapılması

Birleşmiş Milletler ve İslam Konferansı Teşkilatı gibi uluslararası kuruluşlarda Afrika ülkeleri ile temasların artırılması

Afrika ülkeleri ile yatırımların karşılıklı olarak teşvik edilmesi

Türkiye’nin Abidjan merkezli Afrika Kalkınma Bankası’na ve Kahire merkezli Afrika İthalat-İhracat Bankası’na (Afreximbank) üye olması

Afrika ülkelerinin ihraç mallarının satın alınmasına öncelik verilmesi

Afrika ile hava ve deniz ulaşımının geliştirilmesi

Afrika’daki BM barış gücü operasyonlarına katkıda bulunulması

Türkiye’deki askerî eğitim kurumlarına Afrikalı öğrencilerin de kabul edilmesi

Türk askerî uzmanların Afrika ülkelerinde eğitim vermeleri

Afrikalı öğrencilere verilen bursların sayısının ve meblağının artırılması

Türkiye’deki çeşitli festivallere Afrika’dan katılım sağlanması

Afrika konusunda sempozyum ve seminerlerin düzenlenmesi

Afrika İncelemeleri Enstitüsü’nün kurulması

Afrika’ya Açılım Eylem Planı, siyasî ve iktisadî istikrarsızlık nedeniyle tam olarak uygulanamadı. 2002 yılında iktidara gelen Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde hem kısa sürede siyasî istikrar ve hızlı ekonomik büyüme sağlandı hem de bu alanlarda yakalanan ivme ile Latin Amerika, Asya ve Afrika ülkelerine yönelik açılımlar uygulanabildi. 2003 yılında hazırlanan “Afrika Ülkeleriyle Ekonomik İlişkilerin Geliştirilmesi Stratejisi” çerçevesinde kıta ülkeleri ile bir dizi yeni ekonomik ve ticarî anlaşmalar akdedildi. 2005 yılını  “Afrika Yılı”  ilan eden Türkiye,  aynı yıl Afrika Birliği’nde gözlemci ülke statüsü elde etti ve 2008 yılı Ocak ayında Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da yapılan 10. Afrika Birliği Zirve Toplantısı’nda Afrika Kıtası’nın stratejik ortaklarından biri olarak kabul edildi. Gelişen Türkiye-Afrika ortaklığı kısa sürede uluslararası platformlara da yansıdı. Nitekim Afrika ülkelerinin lehte kullandıkları oylar neticesinde Türkiye, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2008-2010 dönemi geçici üyeliğine seçildi.

Türkiye’nin Afrika Birliği tarafından stratejik ortak olarak ilan edilmesini takiben ivme kazanan çok boyutlu Afrika’ya Açılım Politikası kapsamında bölge ülkeleriyle başta siyasî ilişkiler olmak üzere ticaret, yatırımlar, kültürel projeler, güvenlik işbirliği ve kalkınma projeleri gibi birçok alanda hızlı ilerleme sağlandı. Bu ilerlemenin ardından Afrika’ya Açılım Politikası, 2013 yılında yerini Afrika Ortaklık Politikası’na bıraktı. Afrika Ortaklık Politikası’nın amacı, Türkiye’nin toplumsal, siyasal ve kültürel birikimini, sahip olduğu tecrübe, imkân ve kaynakları Afrikalı yönetimlerle ve halklarla paylaşmak; “Afrika sorunlarına Afrika çözümleri” ilkesi çerçevesinde eşit ortaklık ve karşılıklı fayda temelinde kıtanın barış ve istikrarı ile ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkıda bulunmaktır.

Tarih İnfografik 01

18-21 Ağustos 2008 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen Birinci Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi ile ilişkiler sürdürülebilir bir mekanizmaya kavuşturuldu. 19-21 Kasım 2014 tarihlerinde Ekvator Ginesi’nin başkenti Malabo’da düzenlenen İkinci Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’nin ardından kabul edilen 2015-2019 Ortak Uygulama Planı’yla ülkemizin 2015-2019 döneminde Afrikalılarla birlikte gerçekleştireceği projelerin beş yıllık çizelgesi oluşturuldu. Bu bağlamda, ticaret, yatırım, barış, güvenlik, eğitim, kültür, gençlerin güçlendirilmesi, teknoloji transferi, kırsal ekonomi, tarım, enerji ve ulaştırma gibi alanlarda Afrika ülkelerinin öncelikleri çerçevesinde belirlenen projeler hayata geçirildi. Üçüncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi 16-18 Aralık 2021 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirildi. Zirveye 38 Afrika ülkesinden 16 Devlet ve Hükûmet Başkanı, 25’i Dışişleri Bakanı olmak üzere toplam 100 Bakan katıldı. Zirvede 5 yıllık bir Eylem Planı kabul edildi ve bu planın uygulanması için bir takip mekanizması oluşturuldu.

Güçlenen Türkiye-Afrika ilişkilerinin en somut göstergelerinden birisi, katlanarak artan ticaret rakamlarıdır. 2003 yılında 5.4 milyar dolar seviyesinde seyreden Türkiye-Afrika toplam ticaret hacmi, 2021 yılı sonu itibariyle 34.5 milyar dolar seviyesine ulaştı. Türk müteahhitlik firmalarının Afrika genelinde üstlendikleri projeler ise kümülatif olarak 77 milyar doları aştı. Salgın koşullarına rağmen ticaret ve yatırım hacminin istikrarlı biçimde artırılması önemli bir başarıdır. Türkiye, 1 Ocak 2021 tarihinde fiilen yürürlüğe giren Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Alanı’na ilişkin gelişmeleri de yakından takip ederek yeni işbirliği paradigmasına hazır olduğunu teyit etmektedir.

Afrika ülkeleriyle ulaşım olanaklarını geliştirmek, iş insanlarının karşılıklı olarak birbirleriyle temaslarını kolaylaştırmak, Afrika halklarının dünyaya ulaşımında Türkiye’nin bir kavşak noktası olmasını temin etmek ve halklar arasındaki bağların güçlenmesini sağlamak amacıyla Türk Hava Yolları’nın Afrika’ya uçuşlarının sayısı artırıldı. 2005 yılında Afrika’da 5 noktaya uçabilen THY, bugün 38 ülkede 49 şehre uçuyor. Türkiye’ye giriş-çıkış yapan yabancıların uyrukları mesnet alınarak yapılan istatistiki çalışmalara göre 2006 yılında ülkemizi 210 bin Afrikalı ziyaret etmişken, bu rakam 2015 yılında 885 bine ulaştı. THY hem uçulan şehir sayısı, hem de toplam yolcu sayısı olarak en yaygın şekilde Afrika’yı dünyaya bağlayan hava yolu şirketi oldu.

THY Foto
Tarih İnfografik 02